Wednesday, October 24, 2012

temel iktisatcilar - 3 - john locke

john locke; diger bircok ilk donem iktisatcilari gibi o da bir ingiliz.

Somerset'te pek de zengin olmayan bir ailenin cocugu olarak dunyaya gelmis kendileri.ingilterenin prestijli kamu okullarindan westminter da okumustur.  buradaki basarilarindan sonra oxford universitesinden burs kazanmistir.master derecesini aldiktan sonra oxford da ders vermeye baslamis, 1660'da yunanistan'da 1662 de Rhetoric de ders vermistir. locke bircoklari gibi William Harvey'in kanin vucut icerisinde dolastigini iddiasindan sonra, ondan etkilenerek tip uzerine calismaya baslamistir. bu sayede Lord Ashley adinda yuksek duzey birisiyle tanismis onun sayesinde ekonomiyi ogrenmeye baslamis, british kolonilerle ticareti ve faiz olayini kavramis, icsellestirmistir. ticaret uzerine yuksek rutbeli gorevlere atanmis fakat daha sonra askla tutuldugu felsefeye donmeye karar vermistir.

sonraki yillarda "an essay concerning human understanding" ve "two treaties on government" adli calismalariyla sohret sahibi bir filozof olmustur. tabii filozof olmasiyla iktisat ile baginin koptugu soylenemez. 5 temel katki sunmustur iktisada dair ve bunlarin 3 tanesi felsefe temelli katkilardir. iktisadin bilimsellsmesine katkida bulunmus, ozel mulkiyet kavramina dair calismalar yapmistir.

17. yuzyilda ticari aktiviteler artmis ve baskin feodaller ile dini kurumlar arasinda catismalar ortaya cikmistir. genel kani olarak yaratan, onlar tanri diyor, bu dunyayi herkesin hizmetine sunmustur dolayisiyla hersey herkesindir, ozel mulkiyet olamaz. bu nokta bana kizilderelilerin hikayesini hatirlatir. beyaz adam gelir ozel mulkiyet edinir kendine ve o ozel mulkiyeti resmilestirmek adina etrafini citle cevirirde kizildereliler anlamaz napiyor bu adam hic insanin olailir mi bir yer der.

siki bir ozel mulkiyet savunucusudur. para ve kapital, gecmis emegin urunudur ve dolayisiyla insanlarin parayi elde etmesi gerekcelendirilebilir. insanlar calisarak onu elde etmek isteyecektir. onun birikimiyle insanlar daha cok sermayeye sahip olabilir. sinirsiz sermaye birikiminin onundeki engel ise fakirlerin is kalmadiginda hayatta kalabilme gereksinimidir. onlar hayatta kalabilecek kadar para olmalidir baskalarina. insanlar sermaye elde edip biriktirebildigi surece daha verimli olacaktir locke a gore.

filozofik ikinci katkisi ise devletin toplum icerisindeki varligidir. devletler, insanlari ortak bir kural koyucuya ihtiyac duydugunda meydana gelir. en bayildigim ifadelerden birisi de sudur: "locke saw the state as a company whose shareholders were men of property" yani devleti, hissedarlari insan olan bir sirket olarak gormektedir locke. kural koyucu vatandaslarinin cikarlarini korumak zorundadir

ucuncu felsefi katkisi ekonomik metodolojiler uzerinedir.locke insanlari rasyonel ve kedi cikarlarini dusunen bireyler olarak gorur, ayrica ekonomik durtuleri vardir.dini gorusun empoe ettigi altruistic yani baskalarini dusunen degildir. ornegin bir malin fiyatinin yukseldigi durumda diger ucuz mala gecmesidir tuketicinin. ya da talebi dusen malin arzini azaltmasi ureticinin buna ornektir.

locke ayrica para teorisine, faiz teorisine katkida bulunmustur. josiah child'in devletin faiz oranlarina mudahale etmesi gerektigi fikrine karsi cikmis, tefeciligin tuccar ve borc veren arasinda kazanclari yeniden dagittigini soyler ve mudahalenin ulkeye bir katkisinin olmayacagini dusunur. ona gore dogal faiz orani piyasa faiz oranidir. para piyasada az oldugunda faiz orani artar, cok oldugunda ise azalir.

ilginc katkilarindan birisi de paranin kendi degeri ile ilgilidir. o donemlerde ticaret degerli madenler ile yapilmaktaydi. bunlar para olarak kullanilirken bir kisim uckagitcilar paranin koselerini tirtiklayarak o degrrli metalden caliyorlardi ama kirpilan sirkulasyonda devam ediyordu. bu davranis sir thomas gresham'in unlu formulazasyonuna ilham vernistir: kotu para iyi parayi kovalar. gresham bununla kirpilmis para insanlarin ticarette kullandigi olurken. kirpilmamis para ise ellerde tutuluyor, piyasada ticarette ek kullanilmiyordu.
hukumet bu problemi cozmek adina madeni paralardaki degerli maden miktarini dusurmustur. o ise buna karsi cikmis paranin degerinin icindeki degerli madenle dogru orantili oldugunu dusunur.bu dogal degerin devlet tarafindan belirlenmesi mumkun degildir. boylesi bir durumda tuccarlarin fiyatlari arttiracagini dusunur. evet boyle dusunerek para miktari teorisinin de temellerini atmistir john locke.   

steven pressman, fifty major economists, 1999, routledge

===================================================================
devleti canavar benzetmesiyle mutlak iktidar sahibi yapan hobbes un fikirlerini paylasmaz.  devrimci kisilerle hukumdara karsi birlik olunca holandaya kacmak durumunda kaldi.

locke a gore halkin hukumdara ihtiyaci yoktur hatta halk o sekilde daha iyi yonetilir. temeli insanin eseri oldgu ve esit bir eser olduklari oldugudur. kimsenin ozel bir hak olacak sekilde dogmasi mumkun degildir. hepimiz dogadan ayni sekilde yararlanabilmeliydik.

dogal durumda, toplum hayatinin etkilerinden ayirt edildigi durumda kendi hallerinde, akil yoluyla insanlar dogruyu yanlistan ayirt edecek temel ozelliklerle dogar insan. ve bazi haklara dogustan sahiptirler.

her birey dogal haklara sahiptir. yasam ozgurluk mulk edinme ve mutluluk dogal haklardir. gorevler haklardan sonra geliyordu. birinin yasam hakki varsa digerlerinin yasam hakkina mudahale etmemk digerlerinin goreviydi, ozgurluk hakki varsa ozgurluge mudahale etmemek digerlerinin goreviydi. haklar ve gorevler boylece ic ice geciyordu.

insanlarin biraraya gelip orgutlenmelerinin devlet kurmalarinin nihayi amaci ozel mulkiyeti korumaktir. mulkiyeti gunumuzden daha genis manada algilar. ona gore yasam, ozgurluk ve mulku kapsar mulkiyet. fakat bazilari mulk sahibidir de digerleri bundan yoksundur? ciceroyu takip eden locke a gore mulkiyetin kokeninde doganin urunlerinden yararlanmak ve insan emegini bu urunlere katmaktir. insanoglu doganin kendine bahsettiklerini kendi emegiyle yogurarak mulke sahip oldu. palamutun besledigini mesenin dibinden topladi insan. ormandaki agactan elmalari topladi ve kendinin kildi. bu emek ortak olanla kendisinin olan arasina bir fark koydu. bu emek sayesinde herkesin ortak anasi olan doganin urunune birseyler katti ve bu insanin ozel hakki oldu.

insanlar arasindaki mulk esitsizliginin kokeni doganin islenisiyle ilgilidir. kuzey abdnin ingilizler tarafindan kolonilesmesine izin verir. locke abd yerlilerini bir kenara iter. dtopragi islemek avci toplayici hayat tarzindan daha ustundur. dogal hale ornek olarak abdyi gosterir. ona gore abd de dogal hal vardir. kim topragi islerse mulkiyet hakkina sahip olacaktir. fransizlar ve ispanyollar hakki isgale dayandirir fakat locke ise topragi islemeye verir hakki.

tanrinin nimeti ziyan edilmelidir. mulkiyet edinirken baskalrina da yeterli ve iyi durumda birseyler de birakmaliydik. baskalarina birsey birakmayacak sekilde sahip olursak mesruiyetini yitirir.

hukumetler bizim rizamizla kurulur. toplumu terketmediginiz disina cikmadiginiz surece sozsuz riza gosteriyorsunuz demektir. toplumun parcasi oldugunuz surece birtakim seylere riza gosteriyorsunuz, ornegin esitsizliklere, demektir. 

locke sistem islemezse, insanin akilci olmasi akil yoluyla sorunlari cozme kabiliyeti oldugundan yeni bir sistem getirecektir der ve iyimserlik asilar. bu demokrasiye gecisi kolaylastirici bir ifadedir.

locke da hobbes gibi hukumetin devletin temelinde yazili olmayan ama uyulmasi gerekn sozlesme oldugunu dusunur ve yine hukukun ustunlugunu savunur hobbes gibi.  








No comments:

Post a Comment

yorumlarinizi her zaman yazabilirsiniz, birbirimizden birsey ogrenmek adina...